28 Haziran 2015 Pazar

Pis

Kafamı pisliğe daldırmadan rahat edemiyorum.

Selam, geri geldim. Bekleyenler varmış. Komik.

Atların kafalarına yemlik geçirilir ya hani, aynı hesap. Aynı. Yemlikteki gibi pisliğe bulanmalı kafam. 

Herkes yorgun. Bu tamamen seninle alakalı. Yeterince anlatmadık mı birbirimize? Kimse dinlemiyor ki zaten. Eski alegorileri canlandırmaktan başka yaptığımız bi' şey yok.

Geceler boyu tutundum sana. Duymayı geç, duymayı atladık. Titremeni bekledim. 

Çok acıtıcıydı, emin ol.

Sana seslendim, çağırdım, parmaklarımı kırıp öfkemi gökyüzüne haykırdım. Arzumu boğdum, 'aşk'ın dizlerini parçaladım ki bir daha kalkamasın. 

Öyle çirkinim ki, aynaya bakmaya korkuyorum..

..kendime aşık olurum diye.

Başımdaki delikten açık bir şekilde ölümü görüyorum. Birileri yağmurdan bahsediyor. 

Ellerinle dünyayı sallayabiliyor musun? Ya da ne bileyim, toprağa tecavüz edebiliyor musun? 

Hala isimleri ezberliyor musun?

Adına yazılmış şarkılar var mı? Medyayı bombalıyor musun?

Hadi hepsini geçtim, madem önemsemiyorsun; isimleri neden ezberliyorsun?

Mükkemmel bir sabah ya da gece. O kadar iğrenç ki, arınma sürecim hızlanıyor.

Sonra bir gün gelir, tüm kumsallar seni yıkar ve sen arınırsın. 

Hayat.

Şaka.

Hep söylüyorum; zaman algısını verdiğin an insanı prangaya vurmuş olursun. Yetmiş yıl ya da on dakika. Fark etmez. 

Tanrı hepimizin üzerine sıçtı işte.